Hamilelik süreci ve doğum sonrası kaygılar da gün yüzüne çıkıyor. Doğum sancıları, bebeğin sağlıklı olup olmayacağı gibi durumlar büyük endişe kaynağı olurken, bu durum pek çok kadının günlük yaşamını etkilemiyor. Ancak bazı kadınların bu korkuları çok üst seviyede yaşadığını belirten Medicana Ataköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Aşırı hamilelik ve doğum korkusu, Tokofobi adı verilen bir tür anksiyete bozukluğudur. Bir bebek sahibi olmak hayatınızı pek çok açıdan değiştirir ve ne bekleyeceğinizi bilmediğiniz için biraz korkmanız normal ancak Tokofobi olarak bilinen aşırı korku kişinin yaşamını alt üst edebiliyor” dedi.
Tokofobi’nin iki türü olduğunu söyleyen Atasayan, “Birincil tür, hiç doğum yapmamış ancak doğum düşüncesinden aşırı derecede korkan kadınları etkiliyor. Bu olumsuz duygular bazen çocukluk dönemine kadar uzanan geçmiş deneyimlerle bağlantılı olabiliyor. İkincil tokofobi ise doğum yapmış kadınlarda görülüyor. Travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) bir türü olarak kabul edilen bu hastalık, birinci türe göre daha yaygın. Sıklıkla travmatik bir doğum deneyiminin sonucu olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. Yaılan çalışmalara dikkat çeken Atasayan, bu fobinin tüm kadınların yaklaşık yüzde 2,5 ila yüzde 14’ünü etkilediğini anlattı.
Tokofobiden etkilenen kadınların başka ruh sağlığı sorunlarına sahip olma olasılığının da daha yüksek olduğunu söyleyen Atasayan, “Örneğin, tokofobisi olan kişilerde normalde depresyon da var. Bu koşullar düşünce ve davranışlarınızı ele geçirebiliyor. Bu da hem anneyi hem de bebeği olumsuz etkileyebilecek yüksek düzeyde stres ve endişeye yol açıyor. Hem depresyon hem de tokofobisi olan kadınlar, genellikle doğum yapmak zorunda kalırlarsa öleceklerine dair düşünceler yaşıyor. Bu sorunları yaşayan kadınlar sezaryen doğuma yönelirken, cinsel birliktelikten de kaçınabiliyor” şeklinde konuştu.
Birçok kadının tokofobi ile kendi kendine başa çıkmaya çalıştığını anlatan Atasayan, hastalığın sanıldığından daha yaygın olduğunu söyledi. Atasayan, kadınların bu korkuları için hekim, eş ve yakın akrabalarından dahi sakladığını ifade etti.
Bu rahatsızlığın tespitinin ardından çözüme daha yakın olunduğunu ifade eden Atasayan sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer tokofobiniz varsa, yalnız değilsiniz. Oldukça yaygın olan bu rahatsızlık nedeniyle utanmayın ve kendinizi suçlamayın. Doğumdan korkuyorsanız, hekiminizle konuşmalısınız. Tokofobiniz olduğu tespit edilirse, şu anda hamile olsanız da olmasanız da doktorunuz sizin için bir tedavi planlayabilir. Doktorunuz sizi nelerin beklediğini bildirebilir daha sonra size tavsiyelerde bulunabilir ve uygun görürse sizi tedavi için bir psikiyatri uzmanına yönlendirilebilir. Yaşanan süreçte bilişsel davranışçı terapi (BDT) çok etkili bir tedavi olarak öne çıkıyor.Terapistiniz korkularınız hakkında konuşarak anksiyetenin kaynağını belirlemek ihtiyaç duyduğunuz bilgi becerileri size aktaracaktır.”
Tokofobi’nin ergenlik veya erken yetişkinlik yıllarında başladığını hatırlatan Atasayan, “Tecavüz veya aile içi şiddet gibi travmatik olaylar, hiç hamile kalmamış kızlarda ve genç kadınlarda riski artırabiliyor. Geçmişte anksiyete veya depresyon geçirmiş kadınların da tokofobi geliştirme olasılığı yüksek. Zor bir doğum, doğum veya diğer travmatik doğum olaylarından sonra gelişebilen bu rahatsızlık, aile öyküsüyle de ortaya çıkabiliyor” değerlendirmesi yaptı.